20 Şubat 2017 Pazartesi



2017 Geyik Koşuları - 28K


Bu yıl Geyik Koşusuna biraz da olsa sıradanlıktan uzaklaşmak adına katıldım. Kış süresince antrenmanlar epey aksamıştı. Özellikle ortam değişikliği, düzen değişikliği antrenman rutinlerini önemli derecede etkiliyor maalesef. Boşa giden kilometreler eğer belirli bir yoğunluğa sahip değilse forma pek katkıda bulunmuyor. Bu kez bir yarış raporu değil, çamura saplanma ve bir minik duvara çarpma raporu olacak bu yazı.
Hangi yarış olursa olsun zihinsel olarak onu düşünmemek ve ön hazırlık yapmamak motivasyonu önemli ölçüde etkiliyor, kararlılığı etkiliyor ve olumsuz bir durum karşısında dibe vurmayı çok kolaylaştırıyor. Start çizgisinde o heyecanı duymuyorsanız, orada olmanız biraz kötü bir karar olmuştur sizin için bana göre. Yarıştan önce bir miktar ben de öyleydim. Üstelik kendime acımasız da davranmamıştım antrenman döneminde. En azından sakatlık geçirmeden geçmişti kış. Fakat benden bir o kadar da götürmüştü. Bir miktar da yağ olarak eklemeyi ihmal etmemişti.
Start verildikten sonra acele etmeden kendi ritmimi bulmaya çalıştım. Yer yer çamur olması ileride daha da beterinin sinyalini veriyordu. Ön grubu bir süre görebilsem de arayı açacaklarını biliyordum. Bu kez nazik vücudum takibe hazır değildi. Zaten çamura saplana saplana savaş veriyorlardı, zaman çamurla mücadele zamanıydı.

ÇAFDER - Sevda Kündü
Belgrad da daha önce iki kez koşmuştum, eğimli yerler bir miktar nefesinizi kesiyor, ardından inişlerle canınızı yakmaya çabalıyordu. Yine öyle oldu, tırmanışlar ve inişlerle hırpalanarak ilerledim, bir yandan da gücümü ikinci yarıya saklamak istiyordum. Ama bir terslik vardı, sanki bir şeyleri tam sindirememe hissi gibi. Kafamda minik bir isyan ve cayma düşüncesi vardı alevlenen. Hızımı pek arttıramıyordum önceki yarışlarımın aksine. İlk turda dengede gidiyordum, adeta kendimi tartıyordum. Ne durumdayım? Ne haldeyim? Aldığım cevap ve tepkiler pek olumlu değildi. Yapılacak çok iş ve antrenman var demekti bu durum. Bazen bilgisayarda bir oyuna başladığınızda her şey kötü gider ve bu sayılmaz bir daha diyerek kapatıp baştan açarsınız. Koşuda böyle bir şey pek mümkün olmuyor, en azından benim için. İlk turun sonlarında meşhur yokuşlar geldiğinde çamur en yoğun haliyle son mücadele ruhumu da yok etti, nefesimi kesti. Bir süre yürüdüm ve ilk turu tamamlamak üzere koşmaya başladım. Saatimi kontrol ettiğimde geciktiğimi biliyordum. 14K koşacaklar startı verilmeden oradan geçmek avantajdı, bunu kaçıracağımı daha yokuşun başında biliyordum zaten. Umursamadan ilk turu tamamladım, Bir şey yeme ve içme isteği uyandı ve biraz duraklayıp giderdim. İkinci turuma başladığımda her yer koşucu doluydu. Çamur, zemin ve önümdeki koşucular, beni bekleyen engellerdi.
 
ÇAFDER - Sevda Kündü
İkinci turda tüm motivasyonumu kaybetmiştim. Zihnim gitmek istemiyordu. Madem böyle olacaktı neden başladım ki diye düşünmeye başlıyordum. Veya nasıl olur da geçen seneden daha kötü koşabilirdim? Cevabı açıktı aslında, neden koştuğumu bilmiyordum bu kez. Süre beklentim, kürsü beklentim yoktu, sadece koşmak için katılmıştım. Zihnim için yeterli bir enerji kaynağı değildi bu anlaşılan. Geçen süreçte onu biraz tembelliğe alıştırmış, fazla nazik davranmıştım. İkinci tur ilerlerken bazı anlar durmak istedim. Bu maraton koşarken duvara çarptığınızda olan türden bir durma isteğiydi. Sanki tüm enerji vücuttan bir anlığına kesilmiş gibi öylece durmak... Zombi gibi ilerlemeye başladım. Su verilen noktada su bahanesi ile durup biraz su içtim. Sonrasında yine karanlık düşünceler ile ilerledim. Fiziksel gücüm yerinde olsa da zihinsel gücüm yerlerdeydi. Bir noktadan sonra daha kötüsü olamaz, çünkü en kötüsü bu olacak dedim ve bitirme üzerine yola çıktım.
Son tırmanışta çamur artık sizi içine çekebilecek güce ulaşmıştı. Ayaklarımda yaklaşık birer kilo çamurla birlikte yokuşu bitirdiğimde planlar yapmaya başlamıştım. Yeniden bir disiplin, yeni antrenmanlar ile ilgili planlar hayaller kuruyordum. Tabii bir de bitirince bir kahve iyi olur düşüncesini kenara atamıyordum. Son kilometrelerde bana özgü olmayan bir sakinlik ile ilerledim. Aynı sakinlik ile bitiş çizgisini geçiverdim ve kendimi yarış sonrası ikramlara adadım. Kendime nazik davranmaya devam ediyordum.
Zihinsel kararlılığınız ve hedefleriniz mesafeler uzadıkça ve şartlar zorlaştıkça temel dayanağınız haline geliyor. Doğa her zaman insanoğlundan daha güçlü, ne derece çalışırsak çalışalım bir noktadan sonra geriye yalnızca zihniniz kalıveriyor. Size düşen iç yolculuğunuzu yapıp kendinizi harekete geçirmenin yollarını bulmak, ezberlemek ve bunları kullanabilmek sanırım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder