27 Şubat 2016 Cumartesi



 

  GEYİK KOŞUSU- 28K- 21 ŞUBAT 2016

 

Bir Pazar sabahı geyik parkurunda koşacak olan ben, cumartesi gecesi yağan yağmuru gördüğümde beni bekleyen süprizi hissettim. Hayatta her zaman ideal şartlarda koşmak yoktu, olmayacaktı. Çamurla derinlemesine tanışmam böyle başlayacaktı işte. Pazar sabahı ormana girdiğimde ilk baktığım yer yerler oldu. Artık emin olmuştum. Bu kaçınılmazdı.
Patika koşularına girişimim geyik ile olmuştu, geyik ile devam ediyordu. Doğayla iç içe koşmak ayrı bir duygu ve felsefe olmuştu geçen sefer. Parkuru koşarken bir yandan da yoğun bir şekilde hissetmek, klasik bildiğimiz asfalt koşularında pek olan bir şey değildi benim için. İlk seferin ilk tecrübe olması ve odaklanacak birçok şeyin olması beni daha bilinçli deneyimlemek adına yine katılmaya zorladı. Son zamanlarda tek saplantım halini almış olan koşularım artık klasik pistlerden, beton yığınlarından kaçma planları üzerine kuruluydu. Her ne kadar eforun ve fiziksel tükenmenin verdiği acılar ve deşarj hissi kısmen iyi gelse de, sanki tam olamayan bir şeyler vardı.
Yarış 14km lik parkurda 2 turdan oluşuyordu. Taktiksel anlamda tek düşüncem ve hedefim 14km yarışçıları start ı öncesi ilk turu atabilmekti. Bunun harici kendimi parkura bırakıp düşüncelere dalacaktım. Start her zamanki gibi tam vaktinde 09:10 da verildi. Ortalama bir tempo ile başladım. Daha önceden deneyimlemek gerçekten önemliydi. Bekleyen zorlukları ve püf noktaları bilebilmek… Bu kez beklenmeyen şey ise biraz ilerledikten sonra kendini belli eden su birikintileri ve çamurdu. Önce kaçamak bazı hamleler denedim herkes gibi. Sonra kaçınılmaz bir ıslanma ve çamura batmadan sonra umursamamaya başladım. Mücadele başlıyordu. Bir süre sonra aslında en önemli şeyin çamur değil de inişlerden sağ çıkabilmek olduğunu fark edecektim. Çamur, ayakkabılar her ne kadar tutunma üzerine üretilmiş olsa da, tüm tabanı kaplamış ve bir buz pateni pistindeymişim hissini bana yaşatıyordu. En azından o an bana öyle geliyordu. Düşen ve kayan diğer yarışmacıları gördükçe daha dikkatli olmaya çalışıyordum. Bana hiç de mümkün gibi görünmüyordu.
Parkurun ilk km lerinde olan tırmanış nefes ve nabız düzenini bir miktar sarsıyor sonra nispeten daha yumuşak olan kısımlar son bir kırıcı yokuş ile kabaca devam ediyordu. İlk turda tırmanış sonrası toparlanmam geçen sefere göre daha kolay oldu. Her ne kadar kendimi iyi hissetsem de ikinci bir tur daha olduğu gerçeğini kendime hatırlatmaya çalışıyor bir yandan çamurla mücadele edip bir yandan da kontrollü olmaya gayret ediyordum. Geçen sefere göre daha hızlı olduğumu hissediyordum. Tek merak ettiğim bunu ne kadar koruyabileceğimdi. Çamurdan biraz daha bahsetmek gerekirse, adeta çamurla kaplanmış durumdaydım. Bunun farkına özellikle ikinci tırmanışta zemine tutunamayan zavallı ayaklarım bana anlatıyordu. Çaresiz parkur dışında çamur olmayan herhangi bir yere basarak tırmanmaya çabaladım. 




İkinci tura başladığımda start verilmemişti. Biraz su içip olabildiğince ilerlemeye çabaladım. Biraz çamurun etkisi biraz da yorgunluk birikimi etkisini özellikle tırmanışta göstermeye başladı. Tırmanışları bu yarışta koşmak yerine daima hızlı bir yürüyüş temposu ile tırmandım. Buna kendimi alıştırmam daha uzun yarışlarda işime yarayacak düşüncesindeydim. İlk izlenimlerim ise daha yolun çok başında olduğumdu. Toparlanma sürelerim belirgin ölçüde uzamaya, çamurla kaplı ayaklarım gittikçe ağırlaşmaya başlamıştı. Çamur yorgunluğa, yorgunluk acıya, acı ise negatifliklere dönüşüp zihinsel anlamda mücadeleye dönmüştü. Savunma olarak yaptığım ise görmezden gelmek oldu, önce müzikleri değiştirdim, sonra parkurun güzelliğini düşündüm, sonra hayatımda güzel giden şeyleri düşündüm, pek bir şey aklıma gelmeyince olumsuzlukları düşünüp bunların fiziksel durumumun yanında ne kadar da minik, kolay şeyler olduğunu düşündüm. Düşünceler zihnimi ancak son tırmanışta terk edip o ana tekrar odaklandı. Son bir gayret ve mücadele sonrasında artık neredeyse özgürdüm. Geriye kalan kmlerde ise elimde kalan ne varsa ortaya döküp hızlanmaya çalıştım.

bitirmeye doğru


Yarışı bitiriş sürem bu kez 02:40:42 idi. Geçen sefere göre zamanımı biraz olsun geliştirebilmiş, tükenmemiş fakat çamurlu bir biçimde bitirebilmiştim. Bana göre her şeyden önemlisi, doğayla kavga etmeyi değil; durumu, şartları kabullenip, bunlarla birlikte yarışmayı ve bitirebilmeyi öğrenmiştim.

mücadelenin özeti


 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder