26 Eylül 2015 Cumartesi

İZNİK GÖLÜ TURU


27 Haziran 2015 günü uzun zamandır aklımda olan fakat fırsatını bulamadığım İznik Gölü etrafında bisiklet turunu tamamladım. Evet, bu kez bisiklet. Aslında bisiklet, koşuyla ciddi anlamda ilgilenmeden önceki en temel aktivitemdi. Bisikletimi daha sonraları ancak Bursa ya döndüğümde kullanır olmuştum. Sık olmasa da düzenli turlar yapardım. Tatil dönemleri bu yoğunlaşır ve bu şekilde devam ederdi. Türkiye şartlarında ne kadar kötü bir trafik ahlakı olduğunu bisiklet sayesinde öğrendim. Öğrendikçe ıssız patikalara doğru pedalladım. İznik Gölü turu bu sebepten, tehlikeli bir tur olarak görüldü çevrem ve özellikle ailem tarafından. Kendi adıma da birileri ile gezmek, birlikte ilerlemek her zaman daha keyifli olduğundan erteledim. Bu kadar ertelemeden sonra eniştemin de bisiklet alıp bana katılmasının etkisi, bir yandan da yeni bir rota olması açısından, 2 bisikletli tura çıkmaya karar verdik.

İznik Gölü Turu rota
 Kabaca gidiş ve dönüş diyerek iki bölüme ayırdık. Orhangazi - İznik yolu ile gidiş yapmayı, Narlıca ve Sölöz Köyleri yönünden ise dönmeyi planladık. İlk durak İznik olacaktı ve orda yemek yedikten sonra biraz dolaşmayı düşündük.

Rotanın eğim durumu

Rotamız ciddi eğim içermiyordu. Benim evden çıkıp Orhangazi ye inip geri dönüşüm harici sadece iki eğim vardı. Gidiş yolumuzda Boyalıca öncesi ve dönüş yolunda Narlıca köyü öncesi.
Gereken hazırlıkları yapıp yola çıktığımızda bulutlu bir hava vardı. Zaman zaman güneşlenen, zaman zaman bulutlanan. Gidiş rotasında yol genişti. Yüklü kamyonlarda bu yolu kullandığından dikkatle en sağdan ilerliyorduk. Eğim grafiğinden de görüleceği üzere uzun süre düz yolda ilerledik. Göl boyunca köylerin yalnızca giriş tabelalarını görerek geçiyorduk. 30.km ler civarı ilk eğimimiz ile karşılaştık. Bu eğim sonrası Boyalıca köyü ile karşılaşacaktık. Güneşin etkisini gösterdiği anlarda yokuşu bitirip eniştemi beklerken ufak bir su molasının zamanı geldiğine karar verdim.

Yokuş sonrası tersten çektiğim fotoğraf, 30.kmler civarı

Bisiklette en sevilmeyen konulardan biri eğimler, yokuşlardır. Benimse aksine en hoşuma giden tarafıdır. Farkı ortaya koyan esasında yokuşlardır. Ne derece dik durabildiğiniz ve sürdürebildiğinizi görür, kendinizi sınarsınız. Bazen hiç bitmek bilmezler, bazen ise bizi sinsice bezdirirler. Yokuşların tek sevilen tarafı tabii ki iniş kısmıdır ! Biz de su molasının ardından inişi şen şakrak yaparak İznik yönüne doğru hızlandık. Çakırca köyünü de geride bıraktığımızda şehre ulaşmamıza son kmlerdi. Uzun ve düz yollarda pedal basmak zaman zaman sıkıcı ve tek düze hale gelebiliyordu. Ben her zamanki sabırsız düşüncelerim ile tıpkı koşulardaki gibi km leri saymaya  başlamıştım bile. İzniğe ulaştığımızda yemek yemeye başlamadan önce ilk yaptığımız şey, sahilinde biraz ilerleyip kendimizi çimenlere atmak oldu.



Gidiş kısmı bitmişti. İznik en son katıldığım 10km Halk koşusundan beri hiç değişmemiş, tadilat ve inşaat halini südürüyordu. Şehrin içinde turlarken koştuğum anlar zihnimde canlandı. Bir daha acaba ne zaman buraya yolum düşecek diye aklımdan geçirdim. Yemeğin ardından biraz daha turladık. Bu turlamalar biraz süremizi uzatıyordu ama zamana karşı yarışma gibi bir gayemiz yoktu.


İznik Surları

 Dönüş yoluna yine minik bir hazırlık sonrası başladık. Araştırdığımız üzere dönüş yolu daha dardı. Evler ve bazı villalar direkt yok kenarındaydı. İznik gölü çoğunlukla yolun dibindeydi. Görsel açıdan manzara bol ve seyredilecek birçok şey vardı. Yine bir tempo tutturup ilerlemeye devam ettik. Merak ettiğimiz yine Narlıca civarında karşımıza çıkacak eğimli kısımdı. Onun için endişelenmeden önce ilginç manzaralar ve yanıbaşımızda göl ile yolumuza devam ettik.


Narlıca öncesi ilginç yerşekilleri
Yaklaşık 75.kmler civarında uzaktan bakıldığında moral bozucu görünen eğimli kısım ile karşılaştık. Bunun hemen ardı Narlıca Köyüydü. Gün boyu düz yollarda gittikten sonra böyle eğimler süpriz oluyordu. Epeyce vites düşürerek yokuşu aştım. Köyün içine girmiştim. En yakın su kaynağına ulaşana kadar pedalladım. Çeşmeyle karşılaşınca durdum. Minik bir su molasının daha zamanıydı. Su molamızın ardından yola devam ettik. Önümüzde keyifli bir iniş vardı. Göl çevresi tam tur atmamıza az kalmıştı. Yol üzerinde ilginç çeşmeler gördükçe durduk. Bunların bir kısmı şifalı olduğunu da iddia ediyordu.


Şifalı olduğunu iddia eden çeşmelerden biri

Orhangazi ye yaklaştığımızda tempomuzu hala koruyorduk, üzerimde bir yorgunluk vardı fakat bir yandan da minik bir gurur vardı. Gölün çevresini turlamıştık. Benim eniştemi bıraktıktan sonra gidecek 8 kmlik eğimli bir yolum olsa da düşünmemeye çalıştım. Kendimce iyi bir iş başardığımızı düşünüyordum. Eniştem ile Orhangazi de vedalaştık ve ben yolumun kalan kısmına devam ettim. 100km üzerinde yol yapmıştım, eğimli kısımlarda duygusal anlar beni bekliyordu. Bacaklarım yorgunluk belirtileri gösteriyordu fakat pedallamaya engel değildi. Keyfini çıkarmaya çalışarak yola devam ettim. 7-8 km sonra son yokuşu da tamamladığımda geriye doğru bakarak bir fotoğraf çekmeyi ihmal etmedim.


Tur tamamlanmış, uzaklarda İznik Gölü

Eve ulaştığımda saatim 111.47 km yol yaptığımızı gösteriyordu. Molalar, yemek yeme ve diğer herşeyle beraber  yaklaşık 6 saat sürmüştü. Bisiklet üzerinde ise yaklaşık 4 saat zaman geçirmiştik. Birçok açıdan güzel bir tur olmuştu. Böylece İznik turu planlarımı gerçekleştirmiştim. Yolun özellikle dönüş kısmı görsel açıdan zengindi. Gidiş kısmı ise geniş olmasına rağmen, araçlardan dolayı dikkat gerektiren bir kısımdı. Uzun soluklu, az eğimli bir tur geride kalmıştı.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder